14 Mart 2023 - Salı

TORYUM VE BOR BİZİ ZENGİN EDEBİLİR Mİ?

Yazar - Ahmet ÇOLAK
Okuma Süresi: 6 dk.
Ahmet ÇOLAK

Ahmet ÇOLAK

ahmetcolakdm@gmail.com -
Google News

 

Merhaba sevgili okurlarım;

Aslında bu kez deprem ve sonrasında gelişen durum hakkında yazmayı planlıyordum; Ama o kadar çok şey söylendi, yazıldı, çizildi ki, açıkçası söylenecek bir şey kalmadı. Bu arada şunu farkettim ki!  asıl mesele yeterli maddi gücün olmaması. Öyle ki! Katar’ın dünya kupasında 1 ay boyunca kullanıp sonra Yemen e göndermeyi planladığı konteyner leri bize verecek diye adeta sevinç göz yaşı döktük. Bu bağlamda peki bizi kısa yoldan ne zengin eder diye düşündüm durdum. Tabi herkes gibi aklıma Katar’ı zengin eden yer altı kaynakları geldi. E tabi bizim petrol ve doğalgazımız kısıtlı olunca elimizdeki “en değerli maden” Toryum ve Bor kalıyor.

 

TORYUM (Th), madde yapısına girip sizi sıkmadan kısaca araştırdığımda “Elektronik cihazlarda ve aydınlatmada tungsten filamanların kaplanmasında,Yüksek ısıya dayanıklı potaların yapımında,Yüksek kaliteli kamera merceklerinde,Nükleer teknolojide “ gibi kullanım alanları mevcut diye geçiyor. Tabi burada hemen dikkatinizi nükleer teknoloji kısmı çekti değil mi? Peki bu nasıl oluyor, ya da gerçekten olabiliyor mu?. 
Aslında Th madde yapısından dolayı şu an kullanılan Uranyum ve Plütonyum dan daha temiz daha güvenilir olduğu bir hipotez dir. İlk çalışmalar nükleer çalışmaların en yoğun yaşandığı soğuk savaş dönemine gider 1960 lardan itibaren Th üzerinde çalışmalar olsa da henüz sonuca ulaşılmış somut bir adım yoktur. Ki bu adımları dünya Th rezerv lerinde ilk üç te, nükleer çalışmalar konusunda en büyük paya sahip ABD tarafından yapıldığını hatırlatalım. Th ile ilgili en başarılı deney bir çoğumuzun duyduğu ya da bildiği CERN de yapılan hızlandırıcı deneyinde Uranyum yerine Th kullanılmasıydı. Hatta ülkemizde Toryum adının duyulması ve toryum adına efsaneler yazılmasına sebep olan ve değerli bilim insanlarımızı kaybettiğimiz Isparta Uçağı mevzusu da, buradan geliyor. Bu değerli bilim insanlarımızın asıl çalışması Th değil, CERN de bulunan hızlandırıcının bir benzerinin yapılmasıydı. Konu çok çarpıtıldı sonradan. 

Bu arada Toryum’un kg fiyatını merak ettiniz mi? Ben söyleyeyim 80/100 $ civarında . Bu verilere göre ülkemizde tespit edilmiş 380.000 ton toryum rezervi içinde yaklaşık 8000 ton toryum oksit bulunmaktadır. Bunun piyasa değeri 800 milyon dolardır. (Tahmini 18.000 ton olan toplam toryum oksidin piyasa değeri ise 1.8 milyar dolardır). Tesit edilmiş 380.000 ton rezervdeki toryum binde 18.5 dur. Türkiye'nin yıllık enerji maliyetinin 85 milyar $ olduğunu düşünürsek, saf haliyle Toryum bizi zengin edemez. Belki Hindistan gibi Toryumla çalışan kendi nükleer santralimizi kurabilirsek, ki Hindistan şuana kadar 100 milyar $ dan fazla yatırım yapmasına, (ki,nükleer teknolojide bizden kat kat ileride olduğunu, 1974 den beri kendi atom bombalarını ve onları taşıyacak kıtalar arası balistik füzelerini ürettiklerini hatırlatmak lazım) rağmen henüz başarılmış değil ama gelecek 10 yıl içinde faaliyete geçeceğini inanıyor, bekleyip göreceğiz. Fakat bizim bunu yapabilmemiz için çok daha fazla çalışmamız gerektiğini unutmayalım. Zira nükleer konusunda Hindistanla bile aramızda 70 yıl fark var maalesef.  
Bor konusunda aslında söylenecek farklı bişey yok. Ve bizim Bor kullanarak ürettiğimiz yüksek teknoloji ürünü BORCAM ve BORON (temizlik ürünü) dan başka bişey değil. 

Aslında tüm dünyada değerli maden üreten ama kendi teknolojisiyle bunu işleyemeyen devletlerin sadece sömürge devleti olduğu gerçeğini de kabullenmek lazım. Örneğin günümüzde otomotivden elektronik eşyalara kadar her alanda kullanılan çok değerli lityum ve kobalt madenleri Zimbabve ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi halkının büyük bir kısmı açlık, yokluk ve sefalet içinde yaşana ülkelerden elde edildiğini unutmamak lazım. Zimbabve lityumdan yıllık ortalama 1 milyar$ kazanırken Demokratik Kongo Cumhuriyeti ise kobalt madeninden yıllık ortalama 2 milyar $ kazanıyor. Ama bu madenleri en çok kullanan müşterilerinden biri Apple ise sadece tek başına 2022 yılında 125 milyar $ kazandı. Bunun yanında dünyanın ekonomik olarak en büyük devletlerinden ABD nin mısır ve soya ihracaatı yıllık ise 150 milyar $ civarında.


Ve sonuç olarak görünen o ki, kimse bir başkasının çorbasına ekmek doğramıyor. Kendi tarım ve teknolojimizi geliştirmediğimiz sürece yer altından ya da yer üstünden ne toplarsak toplayalım sadece diğerlerinin amaçlarınıza hizmet eden oluruz.

 

Sağlıklı günler dilerim.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.