Sadık Güleç Anlatıyor: Yeni Nesil Çetelerin Hedefleri
Sadık Güleç Anlatıyor: Yeni Nesil Çetelerin Hedefleri
Gazeteci Sadık Güleç ve Osman Çaklı'nın Birlikte Kaleme Aldıkları "Yeni Nesil Çeteler: Daltonlar, Redkitler, Casperler" Kitabını konuştuk.

Gazete Duvar' da birlikte çalıştığım Sadık Güleç ve Osman Çaklı’nın birlikte kaleme aldığı, Türkiye’nin güncel yeraltı dünyasının hızla değişen yüzünü mercek altına alan “Yeni Nesil Çeteler: Daltonlar, Redkitler, Casperlar” kitabı, klasik mafya yapılanmasından farklılaşan gençlik çeteleri olgusunu ele alıyor. Kitabın tanıtım mülakatında Çaklı ve Güleç, bu yeni yapılanmaların nasıl ortaya çıktığını, geleneksel mafyadan ayrılan kültürel ve hiyerarşik özelliklerini, siyasi olaylardaki rollerini ve özellikle sosyal medyayı kullanma biçimlerini detaylıca açıklıyor. Sinan Ateş cinayeti gibi kritik olayların ardından artan motosikletli çete saldırılarının kendilerini bu konuyu çalışmaya nasıl yönelttiğini belirten gazeteciler, 16-25 yaş aralığındaki gençlerden oluşan bu grupların gevşek örgütlenmelerine, yoksul mahallelerdeki yükselişlerine ve kolluk kuvvetlerinin müdahalelerine rağmen nasıl bir süreklilik kazandıklarına ışık tutuyor.
Gazeteci Sadık Güleç ve Osman Çaklı'nın yaklaşık iki yıllık süre ile üzerinde titizlikle çalışarak hazırladıkları bu kitap 208 sayfadan oluşuyor.
Özel Çelik: Merhaba Sadık abi. Bu kitabı yazma refleksi nasıl oluştu ?
Sadık Güleç : Gazetecilik yaşamımda yeraltı dünyası hep ilgimi çekti. Zaman zaman bu konuda çalıştığım gazetelerde haberler yapıyordum. 2012 yılındda Kocaeli mafyasını ve yeraltı dünyasını anlatan Ölüm Üçgeni adlı bir kitapta yazmıştım. Fakat son yıllarda özellikle Sinan Ateş cinayetinden sonra motorsikletli çete saldırılarının arttığını fark etmiştim. Daha sonra bu çetelerin sosyal medyayı çok iyi kullandıklarını gözlemledim. İstanbul’un politik mahallelerinde çetelerin etkinliğinin artmasıda benim dikkatimi çekmişti. Bunun üzerine bu konuda çalılşmaya karar verdim.
Ö.Ç.: Çete tanımını ve klasik mafya düzeninden farkını biraz açabilirmisiniz ? Bu çeteler kimlerden oluşuyor ve içlerin de bir hiyerarşi bir disiplin var mı ? Çete içinde bir cezalandırma – infaz edilme durumları var mı mesela ?
S.G.:Klasik mafya yada geleneksel mafya daha kişi odaklıdır. Yani bugünlerde Alaatin Çakıcı, sedat Peker yada geçmişte Dündar Kılıç gibi isimlerin etrafında toplanan daha dar ve belirli faaliyet alanları olan yapılardır. Ama günümüzde ortaya çıkan Yeni nesil diye adlandırdığımız bu gençlik çeteleri kültürü, yaş grubu, çalışma alanı olarak çok farklılık ve çeşitlilik barındırıyor. Elbette her örgütte bir hiyerarşi vardır.Fakat bunlar daha gevşek örgütlenmeler. En önemlisi son derece genç ve geniş katılımlı yapılar. Yani ağırlıklı olarak 16-25 yaş arası gençlerden oluşuyor. Bir iki grup dışında liderlerde oldukça genç. Örneğin MİT operasyonu ile Irak’dan getirilen Daltonların askeri operasyonlarını yapan Mustafa Tİmo 21 yaşındaydı. Ceteler içinde elbette bazı çatışmalar oluyor. Fakat ağırlıklı olarak karşı gruplardan birbirlerini öldürüyorlar. Çeteden ayrılmak çok büyük sorun değil.Ama karşı gruba geçerseniz bu büyük sorun.
Ö.Ç.:Bu çeteler bir yandan gayrı meşru ticari bir faaliyet yürütürken bir yandan da siyasi bir takım cinayetlerin de tetikçisi olarak çıkıyor. Bu nasıl oluyor ?
S.G.:Aslında siyasi cinayetlere çok katıldıklarını söyleyemeyiz. Yani Elbette önümüzde Sinan Ateş ve Serdar Öktem cinayetleri var. Serdar Öktem yer altı dünyası ile bir avukat müvekkil ilişkisinin dışında bir konum almıştı.Bu nedenle olay ne kadar siyasi ne kadar çete hesaplaşması bilmiyoruz. Ama sonuçta bu çeteler ihale cinayetler alıyorlar. Mafya dünyasında da başka grupların hedeflerindeki kişileri para karşılığı vuruyorlar. Ama siyasi olarak bir tavır içinde bu cinayetler işlenmiyor. Tamamen güç ilişkileri ve para karşılığı olabilir.
Ö.Ç.:Konuşlandıkları muhitler olarak bakıldığında daha önce sol-sosyalist mahalle olarak bilinen mahallelerde bir güç olarak ortaya çıkmasının sebebi ne olabilir? Bu alanlarda bu gayri meşru ticareti ilerletmenin önünü açmak amaçlı olabilir mi ?
S.G.:Aslında İstanbul’un hatta büyük şehirlerin diğer yoksul mahalllernide daha önce ortaya çıkmışlardı. Buralarda ortaya çıkışları belki daha geç oldu. Çünkü buralardaki sosyal doku buna izin vermiyordu. Ama nüfus artışı bu mahallelerde solun zayıflaması buradaki gençlerin de başka arayışlar içine girmelerine yol açtı. Fakat ortaya çıktıktan sonrada bir müsamaha gördükleri kesin. Bunu özellikle Gülsuyunda 2014 yılında sol gruplara yönelik saldırılarda görüyoruz. O zaman sol dernekler defalarca kurşunlandı vurulanlar oldu. Ama ciddi bir operasyon görmediler.
Ö.Ç.:Devletle ilişkileri hangi boyutta. Devlet politikası olmasa bile devlet içinde bu çetelere bir takım ön açma – yol verme söz konusu mu ?
S.G.:Türkiye’de mafya daima devletin bir kanadı ile ilişki içinde büyümüştür. Fakat bu grupların direkt devletle bir ilişkilerinin olduğunu söyleyemeyiz. Burada daha çok gençliğin bir arayışı söz konusu.
Ö.Ç.:Fernando Meirelles, Kátia Lund City Of God ( Tanrı Kent ) filmi aklıma geldi. Mevcut bu çetelerin oluşumunda böyle Kısa zaman da bir çeteleşme ve tabi arkasından yine başka bir çetenin filizlenmesi durumu da var mı ? Bölünerek çoğalma durumu söz konusu mu yani ?
S.G.:Evet bir bölünerek çoğalma durumuda var. Mesela Daltonlar Barış Boyun grubu içindeydi. Ama daha sonra ayrıldılar. Yine başka gruplar diğer grupların içinde doğdu. Fakat mahallelerde zaten irili ufaklı çeteler var. Bunların büyük çoğunluğu bir polis operasyonu yada başka nedenle dağılıyorlar. Ama aradan sıyrılıp büyük gruplar haline gelenlerde var. Daltonlar, Redkitler, Casperlar gibi gruplar böyle.
Ö.Ç.:Bu çetelerin sosyal medya paylaşımları, bulundukları mahalleler yönünden ve işledikleri cinayetler açısından bir ideolojik bir karmaşanın varlığından söz edebilirmiyiz ? Kısaca sormak gerekirse bir ideolojileri var mı ?
S.G.: Belirgin bir ideolojiden söz edemeyiz.Ama dışlanmışlığa kendini ifade etmeye yönelik bir duruşları var. Mahallesine göre değişiyor.Politik mahallelerde daha sol bir jargonları var. Protest müziği paylaşımlarında çok yoğun kullanıyorlar. Ama ülkücü, Türkçü marşlar kullanan gruplarda var. Fakat esas olarak hemen hepsi şehrin yoksul mahallelerinde bulunuyorlar.
Ö.Ç.:Bu çetelerin tipik özellikleri nelerdir. Eski mafya yapılanmasında her ne kadar gayrimeşru işlerle kazanç sağlasa da bir taraftan da ihtiyaç sahiplerine maddi yardım da bulunarak gönülden bir destek aldıkları oluyor mu mesela ?
S.G.:Görünürde böyle bir dayanışma ağları var. Yani çeteden biri cezaevine düştüğünde kısa bir süre destek alıyor. Esas olarak çete içinde bir dayanışma kültürü göstermeye çalışıyorlar. Yada mahallede bir taciz olayı olduğunda hemen cezalandırma adını verdikleri işleri yapıyorlar. Çünkü meşruiyet sağlamaya çalışıyorlar. Ama bütün yeraltı dünyası böyledir. Bunlarda farkllı olan bir grup kültürlerinin olması. Yani liderden çok gruba ait olma duygusu daha önemli.
Ö.Ç.:Peki bu çetelere yapılan operasyonlar bu çetelerin sönümlenmesini ve bitmesini sağlar mı ? Tam olarak tamamen biter mi bu çetecilik ?
S.G.:Şimdiye kadar aslında başarılı operasyonlar oldu. En son iç işleri bakanlığı sayısını unuttuğum Kuyu operasyonlarından birini yaptı. Fakat sorun kolluk kuvvetlerinin müdahalesini aşan bir boyuta geldi. Benim korkum bu gençlerin bir çete kültürü ile büyüyerek bir süreklilik kazanmaları. Operasyonlara rağmen insan kaynaklarını kaybetmiyorlar.

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.



