09 Mart 2023 - Perşembe

Hoşgeldin; Liyakat-Refah-Güven. Güle güle; Mülakat-Kriz-Korku

Yazar - Bülent SERDAROĞLU
Okuma Süresi: 8 dk.
Bülent SERDAROĞLU

Bülent SERDAROĞLU

bulentserdar81@gmail.com -
Google News

Hoşgeldin, Liyakat-Refah-Güven Güle güle, Mülakat-Kriz-Korku


Geçtiğimiz hafta perşembe gününden bu yana gündemi meşgul eden Millet ittifakındaki aday belirleme sürecinin oluşturduğu sıcak zaman dilimi içerisinde, şunu tüm içtenlikle  söylemeliyim ki! Biri tamamlanmış ikisi henüz karalama olan üç ayrı yazıyı iptal etmek zorunda kaldım. Belki gündem meşgul edildi ama  iddialı bir mutâbakat çıktığı kanaatindeyim. 

Öncelikle yaşanan sürece bakacak olursak, Türk demokrasi tarihinin yükü en ağır masasında, Bu sert tartışmaların, sert çıkışların olmasını gayet normal olarak görüyorum.  Eğer böyle olmasaydı, sorun olarak görürdüm.
Düşün ki! 
Altı farklı grup, altı farklı taban, altı farklı hayata bakış açısı ve tabiki altı farklı fikir.
Sadece tek bir hedefleri var yüzüncü yılda, yüz yıllık kazanımlar.
Süreci çok öncesinden incelerseniz, münakaşalar ilk kezde çıkmadı.
Aslında o kadar uzun süredir mutâbakat çalışmaları hazırlanırken belki bundan daha büyük sancılar da oldu fakat bizim toplum olarak gözümüz kulağımız Aday isminde olması ve muhatapların da genel başkanlar olması hasebiyle buradan çıkan farklı fikirlerin yansıması daha da sesli oldu. Aslında aylardır süren çalışmalarda kurmaylar arasındaki fikir farklılıklarından yada bazı konularda orta yolun bulunamamasından dolayı çok daha çekişmeli anlar yaşandı. Ama söylediğim gibi mutâbakat metni ile çok ilgilenmediğimiz için duymadık. Halbuki bizi yönetecek olan o mutâbakat metinleriydi, cumhurbaşkanı adayının ismi değil, niye derseniz zaten bize taahhüt edilen de buydu çünkü  yoksa şuan ki yönetimle ne farkı kalır öyle değil mi? Koskoca altı lider ve partilerinin aylarca gece gündüz çalışıp didindiği sayfalarca mutâbakat var ortada yani bunun başındaki ismin bu bağlamda çok da önemi yoktur aslında. İsmin bir konuda önemi vardı, O da atlanmamalıydı.
Peki isim neden önemliydi ve Sayın Meral AKŞENER neye tepki gösterdi ve tepki gerçekten sert miydi?
İsim önemliydi çünkü bence de bu seçim son şans.
Bir kez daha Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ın seçilmesi ve sistemde devam edilmesi, Bu ülke açısından parlamenter sistemin tekrarı için imkansızı gösterir.
Bu nedenle millet ittifakı bu seçimi kazanmalı ve bu konuda taahhüt edilen iyileştirilmiş parlamenter sistemi sayesinde Gerçek hukuk ve adalet sistemini bu millete armağan etmelidir. 
İşte bu nedenledir ki, Sayın Meral AKŞENER küçük de olsa seçimin kaybedilme olasılığının olmasını istemiyordu. Temsil ettiği topluluğunda böyle bir talebi vardı. Ortada da o güne kadar yapılmış yüzlerce anket sonucunda daha önde gözüken adaylar olunca bunların masada değerdirilmesini talep etmesi en doğal hakkı idi, bunu pek tabi ki diger genel başkanlar da yapabilirdi. Ama Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU'nun her şey tatlıya bağlandığında son grup toplantısında da söylediği gibi Sayın Meral AKŞENER'i, AKŞENER yapanda buydu Mertti, sertti ve masaya yumruğunu vurmaya en meyilli liderdi.
Lakin Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU'nun taa ki Adalet yürüyüşlerinden bu zamana adaylığı artık hak ettiğini düşünmesi, doğal gördüğüm siyasi hırsı ve belki son üç-dört aydır kamuoyunda sıklıkla dile getirdiği "Ben Kemal geliyorum" çıkışları ile Eeee bu kadar belli ettim hâla bu masada buna itiraz mı ediliyor iç sesi ile verdiği; O zaman beş imza ile açıklayalım çıkışı (kesinlikle doğru bulmadığım ve kendi nezaketine hiç yakışmayacak bir çıkış olarak gördüğümü de dile getireyim)
Sürecin başlangıcının ateşlemesi oldu diye düşünüyorum.
Buna karşılık ciddi bir siyasi tecrübeye sahip Sayın Meral AKŞENER'in ölçüp, biçip yaptığı sert çıkış; belli kısım art niyetli medyanında içinde olduğu bazı düşünmeden konuşmayı görev edinenler tarafından konu sanki içinden çıkılmaz gibi bir durum alsa da, masanın tüm etmenleri sürecin toparlanmasını sağladı. 
Ve kanaatimce söylenenin aksine  çok daha güçlü sonuç ile çıkıldı. Burada Sayın Meral AKŞENER'in sert çıkışındaki ana unsur olan kazanım olarak mutâbakata giren unsurlar Sayın Ekrem İMAMOĞLU ve Sayın Mansur YAVAŞ isimlerinin olumlu sonuçlarını seçimde Muhalif seçmene başarı aynı zamanda büyük bir mutluluk olarak yansıyacağını,  iktidarı destekleyen seçmene de nasip olursa güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin ardından yüz yıllık kazanımların nimetlerini yaşadıkça göreceklerini iddia ediyorum.
Ama bu sancılı 3-4 günlük süreçte  eş, dost ve akrabalarımda dahil olarak, bazı Tv kanalları,  bir çok haberci, gazeteci ve yazarın kimi çok farkında olmadan fakat kimi bilinçli olarak hem sürece hemde sürecin içindeki aktif aktörlere, karşılıklı çok kötü ifadelerle yenilir yutulur olmayan suçlamalar ile süreci baltalayıcı ve belki de dönüşü olmayan yerlere doğru sürükleyici davranışları nedeniyle bu olumsuz iğrenç dili tarih ve gönüller bir kenara yazmıştır buda böyle bilinmeli.
Bu kurumlar ve kişiler farkında değiller belki ama o üç-dört gün içerisinde karşılıklı ağır dille suçladıkları insanlarla tekrar aynı mutâbakatta ve aynı hedefte devam etmektedirler. Muhtemelen içleri hiç rahat değil ve belli etmeselerde içleri acıyordur.
En rahat olanlar ise düşünmeyi becerebilenler, sabrın bir meziyet olduğunu gösterenler olmuştur. 
İyisiyle kötüsüyle en sonunda 
Artık denebilir ki!
Şimdiden 
Hoşgeldin HAK-HUKUK-ADALET
Güle güle TALAN-YAĞMA-KAYIRMA
Hoşgeldin LİYAKÂT-REFAH-GÜVEN
Güle güle MÜLÂKAT-KRİZ-KORKU
Hoşgeldin SAYGI-SEVGİ-GÜLEN YÜZ
Güle güle BETON-SARAY-BEŞLİ ÇETE
Bundan sonra kalqn 65-70 gün içerinde atılacak her adım sadece liderler ve teşkilatlar değil tüm seçmenler açısından çok önemlidir. Bu birlikteliğin karşında güçlerin oluşturabileceği provakatif her türlü eylem ve söylemi iyi analiz etmek gerekir.
Hamasetten uzak, kibrin yer almadığı, eyyam içermeyen itidalli ve aklı selim yürütülmesi gereken kısa ve tempolu bir zaman diliminde birliktelik içinde çalışılması şarttır.

Son olarak Millet ittifakı bileşenlerinden çok ciddi bir talebim var.
Bunu her ne kadar İroni yaptığımı düşünenler çıkacak olsa da büyük bir ciddiyetle istemekteyim.
Seçim sonrası adrese dayalı ikamet bilgileri ışığında her bir aileye minimum dört adet tek kullanımlık müze kart kuryeler vasıtasıyla derhal gönderilip, Sarayın hiç bir düzenine dokunulmadan, belli süre müze halinde gösterime çıkarılması ve dağıtılan müze kartlar ile insanların, kendilerinin faturalarını kredi kartlarına vs. dokuz takla arttırarak ödeyemediği halde, sarayda yaşanan saltanatı ve yapılan harcamayı her bir vatandaşın gözleri ile görmesinin sağlanmasını 
Belirlenen sürenin sonunda da belki iyi bir üniversite kampüsü, belki başka bir şey ama en iyi şekilde vatandaşa hizmet  edecek bir yapı haline getirilmesini talep ediyorum.

 

Saygıyla, sevgiyle, sihhatle kalın.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.