02 Mayıs 2023 - Salı

SÜRÜDEN AYRILANI, KURT KAPAR MI?

...

Yazar - Bülent SERDAROĞLU
Okuma Süresi: 7 dk.
Bülent SERDAROĞLU

Bülent SERDAROĞLU

bulentserdar81@gmail.com -
Google News
Bugün de dilim döndüğü, zihnim yettiğince yine bir iki konuya değinmeye çalışacağım.
Genelde yaşamın ve siyasetin içinde var olan ama son 20 yılın eskimeyen modası; İnsiyatifci tekelci siyaset ve sürü psikolojisi ile var olma ara başlıklar olacak.
İşte bu ara başlıklar çerçevesinde ilk olarak ben diyorum ki!
Bu dış güçler Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ı istemiyorlar deniyor ve bunu bir zırh yapıp, bu zırhın arkasına saklanıyorlar.
Bu durum bana göre artık demode olmuş bir moda olarak devam etmektedir. 
Mesela diyorum ki!
Bu dış güçler Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN'ı istemiyorlarsa eğer sorum şu? 
Ne zamandan bu yana istemiyorlar?
3-5  yıldan bu yana mı?
5-10 yıldan bu yana mı?
Yoksa çok daha yeni 1-2 yıldan bu yana mı?
Eğer ortalama 3-5 yıldan bu yana istemiyorlarsa demek ki 15-16 yıldır istiyorlar ve destekliyorlardı  öyle mi? 
Yani siz niye böyle her konunun dizginlerini kendi elinize alıp,  kendi kendinize dillendiriyor, yandaş medyanıza, yazarlarınıza bu şekilde talimatlar veriyor ve garip guraba vatandaşın buna meyletmelerini sağlamaya çalışıyorsunuz.
Örneğin zamanında cemaatle içli dışlı olmayı da meziyet sayarak kendi elinize almakta, sonra aranız bozulunca onlarla her türlü hukuk içi yada dışı yollarla mücadele etmeyi de kendi elinizde tutmakta, yine zamanında HDP ile kandil ile imralı ile gizlice ve açıktan iş tutmayıda, sonra işler istediğiniz gibi gitmeyince Oslo'da, orada burada oturduğunuz masalar bozulunca onlarla mücadele ediyor gözükmeyide kendi insiyatifinizde tutmakta,
Efendim Suriye hükümeti ile saraylar bazında dost, akraba, kanki olmakta, sonra onlarla da birden bire düşman olmayı da kendi insiyatifinizde tutmakta, 
Koskoca ülkenin para politikasında, 6 yaşında çocuğun kuralsız futbol, basketbol oynaması gibi canınız istediği gibi envai çeşit, dünya da hiç bir şekilde kabul görmeyen yöntemleri durmadan değiştire değiştire bir hâl ederek, en sonunda da buz dağının gözükmeyen yüzü enflasyon canavarı hepimizi yutarcasına ortaya çıktığında da yine hiç bir şey olmamış gibi davranmakta ve bu durumu bile normalleştirmeye çalışmakta bir behis görmemektesiniz.
Bu ne menem bir düzendir ki! 
Tüm bu olan bitenlerden tek bir sorumluluğunuz olmayacak.
                   *********
Fakat bilinmelidir ki! 
Aslında bu ülke de ilk bir kaç yıl belki 5 yılınızı saymazsak, sonra ki yaklaşık 15-16 yıldır yaşanan psikoloji, sürü psikolojisinin en iyi örneklemelerinden biridir.
Peki Sürü psikolojisi nedir?
Zamanında değerli bir Psikoloğun makalelerinde okumuştum.
Sürü psikolojisi ilk 1848'de Amerika'da bir palyaçonun yerel bir seçimde bindiği bando arabasında yaptığı hareketler ve çıkardığı gürültü ile çevresindekilerin kendi desteklediği siyasetçiye oy vermeye davet etmesi ile başlamış  bir seruvendir.
Sürü psikolojisi belli kurallar içerisindeki topluluğun,  sorgulamadan bir birine benzer düşünce, inanç ve davranışlar geliştirerek; İş sahası, Spor dalları,  ve siyaset alanında birbirini takip etmesi olayı olarak basitçe tanımlanabilir.
Burada ana kalıp çoğunluktan ve güçlü gözükenden yana olmaktır. 
Yine basitçe 3. Dünya ülkelerinde çocukların ve yetişkinlerin sırtlarında Real Madrid, Barcelona, PSG, Mancester united gibi Avrupanın güçlü takımlarının formalarının görülüyor olması buna bağlanabilir.
Çogunluktan ve güçlüden yana olmak ile başlayan serüven daha sonra işler tersine gitse de bu kez dışlanma korkusunun başlaması ile sürüden ayrılamamaya doğru evrilir.
Bu gibi durumlarda düşünülenin aksine eğitim ve zekâ aslında hiç bir fark yaratmaz, burada asıl mesele insan psikolojisi ile ilgilidir. 
Süreci bitirebilecek tek güç bağımsız bir düşünce yapısını gelistirebilmek ile alakalıdır.
Bunun içinde sadece size görünen yada ortaya çıkanının size gösterildiği kadarı değil, görünmeyeni de sorgulayabilecek bir düşünce yapısı oluşturmak gerekir. 
Herkesin bir tarafa bakıyor olması ve o yöne hareket ediyor olması durumunda farklı seçeneklerinde var olduğunu sorgulamak bir başlangıca imza atmaktır. 
Robert frost'un 
Gidilmeyen yol şiirindeki
"Herkes bir yoldan gidiyordu, ben az gidilen yolu tercih ettim, farkı oluşturan da bu oldu"
Söyleminde olduğu gibi aslında sonucu belirleyende bu olacaktır diye düşünüyorum.
Unutmayın ki! 
Bizler Asyaya dahil, doğu toplumlarına yakınız yani bizler batı toplumları gibi düşünce temelli toplumlar değiliz.
Bizler duygu temelli toplumlarız.
Bu nedenle de Duygu temelli toplum olan bu topluma;
Onları düşünmeye sevk edecek anlatımlar ve etmenler değil de, 
daha çok direk duygularını sorgulayacak etmenler üzerinden propaganda yaparsanız yönlendirmeniz çok daha kolay olur. Bu dogrultu da yönetenler  siyasi açıdan ne zaman sıkışsalar, yok efendim bekâ sorununa, 
yok efendim din konularına kılıf uydurup seçmeni kendi çıkarları doğrultusunda yönlendiriyorlar ve genelde de başarılı oluyorlar.
Başarılı oluyorlar çünkü sürü psikolojisini biliyorlar ve bunu kullanıyorlar.
 
Öyleyse hep bize gösterilmeye,  empoze edilmeye çalışılanla hareket ettiğimizde hiç birşeyin değişmediğini görüyor ve yaşıyorsak. O zaman bize gösterilmeyen ve bizden saklanana odaklanmak bize doğru tercihleri sunacaktır. 
Böyle olunca da o makus talih gibi gözüken Sürü psikolojisinden kurtulmak, bize hayatımızda belki de hiç yaşamadığımız baharlar getirecektir. 
Sakın zannetmeyin ki! 
Öyle yıllardır bize söylendiği gibi sürüden ayrılanı kurtlar da kapmayacaktır. 
Ancak ve ancak sürüden ayrılan koyunu kurtlar kapar. Lütfen kendinizi koyun yerine koymayın kimseye de koydurmayın.
İvedilikle Sürü psikolojisinden kurtulun, yaşadıklarınızı, size yaşatılanları, size uygun görülen sefaleti ve kendilerine uygun gördükleri saltanatı görün ve kendi farkınızı kendiniz yaratın, kimseye değil bunu kendinize ispatlayın dostlar.
 
Saygıyla, sevgiyle, sıhhatle kalın.
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.