09 Mart 2024 - Cumartesi

NİÇİN AKP’YE OY VERMEMELİYİZ-3

Kanserli kızı ağlattığı için....

Yazar - Atilla GÖSTERİŞLİ
Okuma Süresi: 4 dk.
Atilla GÖSTERİŞLİ

Atilla GÖSTERİŞLİ

atilla.gosterisli@hotmail.com -
Google News
 
Dilek Özçelik 1990 yılında Tekirdağ'da dünyaya geldi. Trakya Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü öğrencisiydi. Başarılı bir öğrenciydi. Ailesi ile birlikte Tekirdağ'ın Saray ilçesinde kalmaktaydı. Ne yazık ki amansız bir hastalığa tutulmuştu, lenf kanseriydi.
Hastalığına çare olabilecek kanser ilacı bakanlığın ilaç listesinde bulunmuyordu. Yurtdışından getirilmesi gerekiyordu. Dilek, ilacının temini için çok mücadele ediyordu. O dönemlerde ilaç alabilmek için gümrükle ilgili prosedürlerin insanı ‘kanser’ edecek şekilde ilerlediğini anlatıyordu.
Bu süreç ilerlerken 15 Nisan 2013 günü Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın Edirne gezisi vardı. Dilek, Bakanların halkın sorunlarını dinlediğini düşünerek, ilaç temini için Bakana ulaşmaya çalıştı, ulaştı da. Derdini anlattığı, ilaç talep ettiği Bakan Bayraktar, Dilek’in eline para sıkıştırdı. Bunu yaparken, çok para verdiğini, düşürmemesini tembih etti.
Dilek, Bakan Bayraktar’ın cebine koyduğu parayı “Ben dilenci değilim. İnsanlık konusunda bir kez daha hayal kırıklığına uğradım. Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda” diyerek parayı geri iade etmiş ve ağlayarak uzaklaşmıştı.
Türkiye bu olayı günlerce konuştu. Dilek ne yazık ki, 5 yıl sonra 2018 tarihinde 28 yaşında yakalandığı kanserden kurtulamayarak hayatını kaybetti.
Baba Nevzat Özçelik, o dönemlerde şöyle diyordu: ‘Dilek çocukluğundan beri gururluydu. Benden dahi para istemezdi. Çaresizlik elini kolunu bağlayınca kendi başının çaresine bakmaya çalışmış. Ben onun için canımı bile satarım. Ama bu ilaçlara ulaşmak için para da çare değil. Ben bir tekstil fabrikasından emekliyim. Kızımın hastalığını duyunca tekrar işe başlamıştım. Dilerim kimse bu çaresizliği yaşamak zorunda kalmaz."
***
Tam bu olayın üzerinden 8 ay geçmişti ki, 17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu patladı. O dönemdeki İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, işadamları Ali Ağaoğlu, Reza Zarrab gözaltına alındılar. Meşhur ‘ayakkabı kutularındaki para (akp)’ operasyonunda gözaltına alınanlar arasında Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar da vardı.
Dilek’i ağlatan Bakan Erdoğan Bayraktar 17-25 olayından sonra istifa etti ve şu açıklamayı yaptı:
“Benim dosyamda ne varsa, hem tapeler doğrudur hem teknik takip doğrudur hem de benim telefon konuşmalarım A’dan Z’ye kadar doğrudur. Benim dosyamda hırsızlık yok, görevi kötüye kullanma var. ‘Reis’, Sayın Cumhurbaşkanım beni hırsız çuvalının içine koydu ve attı” dedi. İstifa açıklamasında “Ne yaptıysam Erdoğan’ın emriyle yaptım”
İşin ilginç tarafı, Bayraktar ‘mesaj’ niteliğinde bir açıklama daha yaptı ve ülkenin her alanda düze çıkabilmesi için gerekenleri sıralarken, ‘65 yaş üstü kişilerin siyaset yapmalarının’ yasaklanmasını önerdi.
***
Son bir not.
Erdoğan Bayraktar, takipçilerine "Akrabalık haklarını gözetin, yoksula, kimsesize, yolda kalmışa yardım edin. Verecek bir şeyiniz yoksa en azından güler yüzle davranın! Eli sıkı olmayın!" diye "öğüt"lerde bulundu. Bayraktar daha sonra da "Ancak mallarınızı haram yollarda har vurup harman savurarak, zamanı gelince, parasız pulsuz, yurtsuz ve itibarsız kalmayın" diye de ekledi.
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları